Yemek Fotoğrafçılığı 101

Burada mutfak serüvenimin nasıl başladığını anlatmıştım. ABD’de doyma çabası, sonra özlenen şeyler, sonra da akademik merak, Le Cordon Bleu’de post-doc yapmak istemek… Tartepink’in yapı taşı ve varlık sebebi ise bloglar arasında gezerken müptelası olduğum yemek pornosu oldu.

Blog’un türkçe ve ingilizce kısımlarındaki yorumlarda ve e-maillerde fotoğraflarım için beğeni ve sorular gelince aldığım zevki makalelerim yayına kabul edildiği zaman dahi almadım. Akademinin en manyak egoların yuvası olduğu düşünülürse a-yanlış meslekteyim b-bayıldığım bir hobim var veya c-hayatımda az votka var…

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Tartepink, Yemek Fotoğrafçılığı | 2 Comments

Roma

Tartepink ile ilgili en çok hayıflandığım şeylerden biri blog’a başlamadan önce gittiğim ülkeleri, şehirleri buraya yazamamış olmak. Hem yazamamış hem de o şehirlere biraz da yemek blogcusu gözü ile bakamamış olmak- özellikle de Paris ve Hawaii. Ölmez kalmazsam Paris’e bir daha giderim inşallah da Hawaii’ye, o enfes luau’lara bir daha yolum düşer mi bilmem. Neyse ki Tartepink Roma`ya yetişti.

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Gezi, Tartepink | Nasılım?

Focaccia Ekmeği

Otobiyografik hafızası çok güçlü olan biri değilim ama bu blog sayesinde farkettiğim şey küçüklüğümden ve de sonrasından yemek ile ilgili çok şey hatırladığım. Ailenin mızmız, yemek yemeyen/seçen, çiroz kişisi olarak da bu oldukça ironik sanırım! Ekmek her zaman en sevdiklerimdendi. Annem fırından ekmek almaya gönderdiğinde hep istediğinden bir tane fazla alırdım çünkü fırından o taze, sıcak ekmek kokusundan büyülenerek çıktığımda yolda bir tanesinin neredeyse tamamını bitirirdim. Çok zaman ekmeğin etiketini bile yerdim çünkü kuzenim ekmeklerin etiketini yersem okuma-yazma öğreneceğimi söylemişti. Çocukluk işte inanmıştım bunun gibi diğer acayip çocukluk sanrılarım gibi. Mesela Atilla Atasoy’dan çok korkuyordum çünkü beni kaçırmak istediğini sanıyordum. Erol Evgin’in bana aşık olduğunu sanıyordum ve ben de ona karşı hiç boş değildim. Allah her yerdedir demişlerdi ben de onu midemde bağdaş kurmuş ak sakallı bir dede olarak gözümde canlandırmıştım o yüzden yemek yerken çok rahatsız oluyordum, başından aşağı yemek dökülüyor diye! Okuma yazmayı öğrenmeden önce kağıda yaptığım her karalamanın yazı olduğunu sanıyor, her seferinde şimdi ne yazdım diye annemlere soruyordum. İnsanlarin evlenmek istedikleri zaman bizim semt pazarına geldigini, orada yukarı aşağı yürüyerek birbirlerine baktıklarını ve oradan birini seçtiklerini sanıyordum; ama aynı kişiyi iki kişi seçerse ne olur onu tam kestiremiyordum. Ama ekmek sevdam sanrı değildi işte, hala da en sevdiğim, yemeden doyamadığım belalım!

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Ekmekler | Nasılım?

Mutlu yıllar!!

Yılın en sevdiğim yazısı geldi yine… Huzurlarınızda geçtiğimiz yılın en kalorili, en mutlu, en lezzetli kolajı!! 2013 herkese bol şans, mutluluk, başarı ve aşk getirsin!! Tabaklarımız şuursuzca yenen lezzetlerle dolsun, muhabbetimiz bol olsun!!

Gibi şeyler: Tartepink | Nasılım?

Ravioli

Tüm dünya mutfaklarının az sayıda kesişim kümelerinden biri içi doldurulmuş hamurlar! Türkiye’de mantı, Kore’de mandu, Polonya`da pierogi, Çin’de jiaozi veya wonton, Japonya pot stickers, Ukrayna’da varenyky, Yahudilerde kreplach, Sibirya’da pelmeni, İtalya’da ravioli. Farklılıklar olmazsa olmaz: Bazısı tavuk, dana, bazısı domuz, bazen peynir veya sebze dolu; kimi büyük kimisi bizdeki gibi küçük (bir yemek kaşığında 40 tane mantı olmalı sorunsalı); bazısı buharda diğerleri haşlanarak pişirilmiş; kiminin üzeri soslu kimi sade… Yani farklılıklar olsa da mutfak evriminin yolu bir, aklın yolu bir, midenin yolu bir!

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Hamurişleri, İtalyan Mutfağı, Makarnalar | Nasılım?