Ben

Aşama 1:
Evlenilip Amerika’ya doktoraya gelinmesi ve daha önceden nitelikli bir mutfak geçmişi olmayan hatun kişinin doymak için temel yemekleri yapması, daha dogrusu yapmaya çalışması. Ordan burdan bulunan veya telefonda ebeveynlerden alınan tariflere padişah fermanı gibi hiçbir inisiyatif alınmadan baglı kalınması. Tarifte sadece “tuz ekle” dediği zaman. “Tuz muu? Ama ne kadar, ama ne zaman!” denmesi. Tariflerdeki en nefret edilen kelime gruplarının “aldığı kadar un”, “soğanı biraz öldür”, “iki tıklat yeter”, “kulak memesi yumusakliginda” olması.

“ehh işte”, “hmmm, sanki bir şey eksik, ama ne” ile başlayan Aşama 1’in, artık paşa gönül sınırları çerçevesinde tariflerden malzeme çıkarılması/eklenmesi, tariflere bakılmadan yemek yapılması, çekinmeden eve misafir çağırılabilmesi, ve yani elle tutulur bir repertuara sahip olunması ile sonuçlanması.

Aşama 2:
Sıla hasretiyle yanan kalplere, midelerin isyanının eklenmesi. Türkiye’ye tatil için gidileceği zaman her şeyden önce yemek planlarının yapılması. Hemen gidince su böreği, baklava, sonra öbür gün öğlen şurada döner, akşam şurada iskender, künefe, öbür gün kıymalı pide, sonra aaa şurada bu pasta, orada fıstıklı bilmem ne… Yazın 1-2 ay zarfında, normalde Türkiye’de bir sene kalsan yiyemeyeceğin kadar yemek yenmesi.

Amerika’ya dönünce bunları yemek için bir sene daha beklemek istemeyen bünye ile mutfakta yeni bir dönemin başlaması. “Içli köfte de nasıl yapılıyordur acaba, taş fırın olmasa da kıymalı pide yapabilir miyiz, arap marketinde künefe peyniri gördüm, yaşasın künefe yapalımmm”. Bir deneme, iki deneme. Ohh çok şükür.

Aşama 3:
Karın doyurma için başlayan, daha sonra haz alınan/özlenen şeylerin yapımı ile devam eden mutfak serüvenin obsesyona donüsmesi. Evlerden uzak!! (Her şeyi takıntı haline getirmezsem işim rast gitmez çünkü!) Hatun kişinin işi gücü birakip (danismanim duymasin) 80 kişi kapasiteli restaurant gibi üretime geçmesi, surekli yeni tarifler denemesi. “Bu akşam yemekte ne var?” diye soran kocanın artık aldığı cevapları anlamaması “Hih? Ne var dedin?” demesi. Eve ne idüğü belirsiz sebzelerin, meyvelerin girip çıkmaya başlaması. önceleri yedikleri lokmalari sayan, şu yağlı, bu şekerli, bunu az ye, şunu çok ye diyen kontrol delisi hatunun, yapılıp biriken şeyler bitsin, dolapta yer açılsin diye kocaya/kardeşe zorla her şeyi yedirmesi, evdeki er kişilerin semirmesi :) . Yemek bloglarinda cok zaman gecirmekten mutevellit hatunun bu defa da fotoğrafa sarması. Ilk baslarda (Aşama 2-3.5 civarı) keyfinden çoook memnun kocanın, karısına endişeli endişeli bakmaya başlaması, doktoranın akibetini pek iyi görmemesi.

Aşama 4:
Günümüz. Hatunun “ben neden kendi kendime yapıp, çekip, bakıyorum, dur ayol ben bi’ cihana açılıyım” demesi ve yemek blogları dünyasinda yerini alması.

Evet böyle.

19 kişinin ağzının suları aktı... Ben

  1. Feride says:

    Super ozetlemissin mutfak seruvenini.Ellerine saglik hepsi cok guzel gorunuyor eminim sayende mideler bayram edecek:))

  2. tartepink says:

    Sagol canim :) Kendimi eglendiriyorum iste :)

  3. Barkın says:

    Siten çook çok güzel olmuşş. Bu yazıyı bir solukta ve eğlenerek okudum çok begendimm. Çok güzel yemekler varr. Bende de iştah var. Gelince isterimm vallahi :)

  4. tartepink says:

    Sagol Barkincim. Sen siteden begenir secersin ben sana yaparim :)

  5. Barkın says:

    Seçtim bile portakallı cheese kek ve de cream brulle =)

  6. tartepink says:

    Tamamdir :)

  7. Anonim says:

    Her şey çok güzel de bir tek o font comic sans olmayaydı iyiydi. niye öyle yaptın tartepink? ha?

  8. tartepink says:

    Font sizin kopeginiz olsun, ben de zaten tam dun su fontu degistirsem diye dusunmustum. 3 vakte degistiririm…

  9. medura says:

    Anonim arkadaşın aksine bu fontu çok eğlenceli bulduğumu söylemek istiyorum, ama madem değiştireceksiniz başka bir eğlenceli fonttan okuruz artık n’apalım :)

    Mutfak serüvenimiz biraz benziyormuş aslında. Ben de evlendikten sonra hızlı girdim mutfağa, öncesinde de girerdim de çoğunlukla çay ikramları yapardım. Annem hastayken yemek yapardım sadece…

    Hoşuma gitti burası, RSS’den takipteyim :)

  10. tartepink says:

    Hosgeldin Medura, cok tesekkur ederim. Blogunun ismine bayildim :) Uyaninca yataktan kalkmadan ac ac ben de senin sitende gezindim biraz, cok tarifte gozum kaldi, kisa zamanda denemek istediklerim var :)

  11. aç öğrenci says:

    harika yiyecekler, lütfen basit bir dille anlatmayı sürdürünüz.
    saygı ve selamlar.
    eşiniz çok şanslı.

  12. tartepink says:

    Cok tesekkurler ac ogrenci :D

  13. Yasemin says:

    Sitenizi tesadufen kesfettim. Ilk once fotograflara sonra tariflere bayildim. Yanliz olmadiginizi, kalmayacaginizi, kalmamaniz gerektigini soylemek isterim. Ayrica, fotograf makinanizin markasini ogrenmek istiyorum? Manuel cekimmi yapiyorsunuz?

  14. tartepink says:

    Çok teşekkür ederim Yasemin. :) Çok sevindim beğenmene. Makinam Nikon D60. Nikon 60mm macro lens ile manuel modda çekiyorum.

  15. Süştova says:

    Efenim masallah basladiginiz isi basariyla devam ettiriyor olmaniz takdire sayan. Yaptiginiz sanatin cok kisiye ulasamamasi talihsizlik ama zaten pek cok sanat eseri de gozden irak kalabiliyor.

    Zaten sanat sanat icin degil midir? :D Sizin ellerinize yiyenlerin ise midesine saglik.

    Saygilar

  16. tartepink says:

    Evet bu sene çok iyi bir çocuk oldum. Kimseye söyleme ama senden kaleci eldiveni istiyorum!

  17. gul caliskan says:

    Bugun kesfettim kruvasan tarifi ararken. Kruvasani deneyecegimi sanmiyorum ama sitenin siki bir takipcisi olacagim. Yazilariniz cok keyifli

  18. tartepink says:

    Merhaba Gül,

    Çok teşekkürler! Evet kruvasan deliye pösteki saydırmak kategorisine giriyor :) Üstüne bir de içine ne kadar tereyağ konduğunu gözlerinle görmek bonus! En iyisi hazır yapılmışını yemek! Ignorance is bliss!

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>