Çikolatalı, Bademli, Portakallı Biscotti

John Adams demiş ki “I must study politics and war that my sons may have liberty to study mathematics and philosophy. My sons ought to study mathematics and philosophy, geography, natural history, naval architecture, navigation, commerce, and agriculture, in order to give their children a right to study painting, poetry, music, architecture, statuary, tapestry, and porcelain.” Yani diyor ki, ben politika ve savaş çalışmalıyım ki oğullarım matematik ve felsefe çalışabilsin. Oğullarım matematik, felsefe, coğrafya, doğa tarihi, gemi mimarisi, navigasyon, ticaret ve tarım çalışsın ki kendi çocuklarına resim, şiir, müzik, mimari, heykel vs. çalışabilme hakkını verebilsin. Yani bir nevi “sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” fedakarlığı.

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: İtalyan Mutfağı, Kurabiyeler | Nasılım?

Frambuazlı Ekmek

Sevgili tartepink! Bana bu tozlu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim! Yıllık olağan ortadan kaybolmamın ardından sitenin şöyle bir tozunu alayım, 3 su sileyim derken köşede kalmış bu yazıyı buldum. Instagram’da çok sorulmuştu, vermiştim tarifi, ama sitede taslak olarak atıvermişim köşeye. (Daha ne taslaklar var bilseniz, yedikleriniz yemediklerinizin güvencesidir!) Aslında sakızlı dondurma tarifi vermeye gelmiştim. Ama işte bu işler hep kısmet! Dondurma yoksa frambuazlı ekmek yiyeceksiniz artık!

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Ekmekler, Hamurişleri | Nasılım?

Çift Çikolatalı Muffin (Double Chocolate Muffins)

Instagram

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Uncategorized | 3 Comments

Çikolatalı Mereng Kek (Chocolate Meringue Cake)

Normalde hiç fal baktırmam. Ama bu yılın başıydı, nasıl oldu tam da hatırlamıyorum bir fal ilişti elime. Yaz sonuna doğru herkes seni takip edecek, çok parlayacaksın, eylül gibi de zirve yapacaksın, çok konuşulacaksın gibisinden bir fal. Falı sevmem ama böyle gaza getirene de can kurban. Yaz sonu Tübitak projesine başvurcam heralde o kabul edilecek, Eylül’de de ödül alacağım zaten, sanırım onu diyor diye düşündüm, omuzlarıma pat pat yaptım “aferin bana”, sonra da tamamen unuttum bu falı. Temmuz’da instagrama geldim. Yani hep üyeydim ama ayda yılda bir foto koyardım, 5-10 kişiyi takip ediyordum takipçim de 30 civarıydı. Düşününce blog dünyasına sırf fotoğraf için giren birisi için instagram biçilmiş kaftandı, ama nedense instagram bende sadece cep telefonu ve earlybird olarak kodlanmış ve dolayısıyla kullanmıyordum. Allahım teneşirlere gelmeyeyim, neler kaçırmışım! Asıl benim gibi yemeği çok fotojenik bulan, sadece fotoğraf çekmek isteyen, illa ki de tarif paylaşayım kaygısı olmayan, hatta çoğu zaman bunu zulüm sayan, hele de girizgah yazmadan blog yazısı ekleyemeyen, ama tüm bunları düzenli bir şekilde yapamayacak kadar da üşengeç olan biri için Instagram Allah’ın bir lütfu, gözlerimin nuruymuş! Çek çek koy! Tarifi sonra koysamda olur, koymasam da! Tarife gerek olmayan sadece göze şölen olanı da koy! Ayda bir blog yazısı ortalamasını bile tutturamayan ben her gün bir fotoğraf koydu Instagram’a. Bir de bloga o kadar özenli yazıyorum, fotoğraflıyorum, kim okuyor belli değil! Burada görünürlüğün de daha fazla. Allahım ne mutluyum! Ama işte ben her şeyi saplantı haline getirmezsem işim rast gitmez. Sabah akşam instagram kızı oldum, telefonu refresh manyağı yaptım, sınırsız internet paketlerim bile yetmedi! Hayatımda herhangi bir sanal badi edinmişliğim yoktu, yıllar sonra içimdeki sosyal medya sevgi kelebeğini de uyandırdım. Hiç görmediğim/göremeyeceğim güzel insanlar tanıdım, iyi kötü takipçim de oldu. Herhangi bir maddi beklentim varsa nutella çarpsın; zaten en büyük korkum anonimliğimi kaybetmek, eve gelip gömleğimi çıkarınca altından mutfak önlüğü çıkıyor, mutfağın gizli kahramanı şeklindeyim. Tamamen kişisel tatmin, muazzam zevk alıyorum, bu sırada başkalarının gözünü okşuyorsam, gönlüne değiyorsam da ne mutlu bana!

Körolasıca falın dediği bu muydu diye düşünüyorum şimdi! Allah insanı fazla boş zaman ile sınamasın, ne umduk ne bulduk!

Ha bu yazının sebebine gelince, işte bu keki de geçenlerde koymuştum instagram’a yeni kısmet oldu buraya yazmak! O da tarifini soran çok diye!

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Kekler, Pastalar, Tartepink | Nasılım?

Cafe Fernando

Bir yemek blogu yazarı olarak en büyük ikilemi yemek kitaplarındaki tarifleri olduğu gibi siteme eklemek noktasında yaşıyorum. Türkçe kısıma çeviri yaparken tereddütüm daha az, sonuçta o kitapların çoğuna Türkiye’den erişim kolay değil; dil bilen var, bilmeyen var; bir nevi kamu hizmeti yaptığım. Ama ingilizce kısıma tarifleri koyarken hep o yazarların emeklerini çalıyormuşum gibi hissediyorum. Vicdan yapıyorum ama yine de tarifleri çarşaf çarşaf yayınlamaktan geri kalıyor muyum, hayır! (Zaten canım bebişim library genesis sağolsun, herkes her şeye ulaşabilir!! Diren open source!!)

Okumalara doyamadım…

Gibi şeyler: Tartepink, Yemek Fotoğrafçılığı | Tagged | Nasılım?